Ülke Satıldı Sen UYU HALKIM ...
ÜLKE SATILDI HALA UYU SEN EY TÜRK HALKI
23 Eylül 2011 Cuma, 00:24 · tarihinde Zeyna Nur Özada tarafından eklendi
Karanlık bir dönemden geçiyoruz. Karanlık…
Hem de zifiri karanlık.
Yer kara, gök kara. Kapkara bulutlarla kaplanmış yurdumuz…
Bombalar artık başkentimiz Ankara’nın göbeğinde patlamaya başladı. Oslo’da PKK ile görüşme yapanların bombaların metropollere yerleştirildiğinden haberi vardı. Bunu militanların yüzüne açık açık söylüyorlardı, okuduk. Ama önlem alınmadı.
Ankara’daki patlamadan sonra şimdilik biri kadın üç şehidimiz var. Yine şehit cenazeleri kalkacak… Yine anaların, babaların, eşlerin, çocukların gözyaşı akacak. Ve biz hâlâ bu canilere “SAYIN” diye hitap edeceğiz. Böyle giderse evlerimizi de basar bunlar yakında. Zaten Rumlar, Türk hükümetinin uyarılarına kulak asmayarak, karasularımıza girdiler. ABD ve İsrail’in desteğinde Akdeniz’de petrol aramaya başladılar bile.
Bütün bunlar olup biterken, Muhalefeti, iktidarı ile milletin vekilleri, olup biteni seyrediyor sadece. Bakıyor şimdilik. Fıkrada anlatıldığı gibi, “Bakalım, ne olecek?” diyor şaşkın şaşkın.
Çünkü (KHK), kanun hükmünde kararnamelerle yüce Meclis çalışamaz duruma getirildi. Sevgili Bekir Coşkun’un deyişi ile “Millet kul, milletvekilliği çul” oldu.
Eline KHK silahını geçirdi. İktidarın “Astığı astık, kestiği kestik” şimdi. Dilediği yasayı çıkarıyor, dilediğini kaldırıyor. Sıra “AKP’yi kapatma Davası”nın rövanşı”nı almaya geldi. “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada görevlendirilen savcıların kimler olduğu” araştırılıyor artık…
KHK’larla Atatürk, Türklük, Türk ulusu, Türk milliyetçiliği yok ediliyor. Ders kitaplarından Atatürk posteri ve onun “Gençliğe Hitabe”si kaldırıldı. Sayın Rauf Denktaş’ın deyişi ile “Kimin neresine batıyor” Hitabe?
Tarikatçılar, tekkeciler çekirge sürüsü gibi sardı dört bir yanımızı. Ellerinde ,“Çocuğumun varlığı hiç kimsenin varlığına armağan olmasın. Andımız ve Milli Güvenlik dersi kaldırılsın” diyen bir Mazlum-Der grubu, Atatürk’ten, “Ölmüş, gitmiş bir komutan” diye söz ediyor. Yakında Çanakkale şehitlerinin mezarlarını buldozerlerle dümdüz edip, yerine çok katlı binalar inşa ederlerse sakın şaşırmayın…
Tüm dünyanın hayran olduğu, başbakanların, elçilerin önünde eğildiği Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kemikleri şimdi nasıl sızlamasın?
Vakit daralıyor. Zaman kalmadı. Bir avuç işbirlikçi, hain yönetici dışında, vatanını seven CHP’li, MHP’li, AKP’li tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum…
Yani Türk ulusuna sesleniyorum.
Yani bu ülkenin gerçek sahiplerine, tabana sesleniyorum:
Vatanımıza sahip çıkalım. Vatan parçalanıyor. Vatan lime lime ediliyor. Vatan elden gidiyor. Eşkıyalar topraklarımız üzerinde horon teperek birbirini ağırlıyor, birbiriyle kucaklaşıyorlar…
“İzdivaç programlarından, yarışmalardan, narkoz etkisi yapan, uyuşturucu pembe Türk dizilerinden başımızı kaldırıp, şöyle bir çevremize bakalım. İşbirlikçi, yalaka gazeteleri, televizyonları protesto edelim. Almayalım. Satmayalım. Seyretmeyelim. Biraz da yurtseverlere kulak verelim. Direnenleri görelim. Direnişleri, direnişçileri destekleyelim.
Düşman kara sularımıza, dağlarımıza girdi.
Özgürce, serbestçe dolaşıyor.
Karışan yok, müdahale eden yok.
Düşmanla mücadele edileceği yerde müzakere yapılıyor.
Vakit daralıyor sevgili ulusum.
Vakit daralıyor sevgili halkım.
Zaman kalmadı..!!!!!
Kurtuluş Savaşında Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Mehmet Akif gibi ayrı görüşten
kişiler, nasıl Mustafa Kemal Atatürk’ün çevresinde birleşip bütünleştilerse, bizler
de yeni bir MÜDAFA-İ HUKUK oluşumunda bir araya gelelim…
Kara kapkara bulutlar ancak böyle dağılır.
Çocuklarımızın geleceğini karartıyorlar.
Çocuklarımızın geleceğini satıyorlar.
Türkiye’den başka gidecek yerimiz yok.
Hem de zifiri karanlık.
Yer kara, gök kara. Kapkara bulutlarla kaplanmış yurdumuz…
Bombalar artık başkentimiz Ankara’nın göbeğinde patlamaya başladı. Oslo’da PKK ile görüşme yapanların bombaların metropollere yerleştirildiğinden haberi vardı. Bunu militanların yüzüne açık açık söylüyorlardı, okuduk. Ama önlem alınmadı.
Ankara’daki patlamadan sonra şimdilik biri kadın üç şehidimiz var. Yine şehit cenazeleri kalkacak… Yine anaların, babaların, eşlerin, çocukların gözyaşı akacak. Ve biz hâlâ bu canilere “SAYIN” diye hitap edeceğiz. Böyle giderse evlerimizi de basar bunlar yakında. Zaten Rumlar, Türk hükümetinin uyarılarına kulak asmayarak, karasularımıza girdiler. ABD ve İsrail’in desteğinde Akdeniz’de petrol aramaya başladılar bile.
Bütün bunlar olup biterken, Muhalefeti, iktidarı ile milletin vekilleri, olup biteni seyrediyor sadece. Bakıyor şimdilik. Fıkrada anlatıldığı gibi, “Bakalım, ne olecek?” diyor şaşkın şaşkın.
Çünkü (KHK), kanun hükmünde kararnamelerle yüce Meclis çalışamaz duruma getirildi. Sevgili Bekir Coşkun’un deyişi ile “Millet kul, milletvekilliği çul” oldu.
Eline KHK silahını geçirdi. İktidarın “Astığı astık, kestiği kestik” şimdi. Dilediği yasayı çıkarıyor, dilediğini kaldırıyor. Sıra “AKP’yi kapatma Davası”nın rövanşı”nı almaya geldi. “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturmada görevlendirilen savcıların kimler olduğu” araştırılıyor artık…
KHK’larla Atatürk, Türklük, Türk ulusu, Türk milliyetçiliği yok ediliyor. Ders kitaplarından Atatürk posteri ve onun “Gençliğe Hitabe”si kaldırıldı. Sayın Rauf Denktaş’ın deyişi ile “Kimin neresine batıyor” Hitabe?
Tarikatçılar, tekkeciler çekirge sürüsü gibi sardı dört bir yanımızı. Ellerinde ,“Çocuğumun varlığı hiç kimsenin varlığına armağan olmasın. Andımız ve Milli Güvenlik dersi kaldırılsın” diyen bir Mazlum-Der grubu, Atatürk’ten, “Ölmüş, gitmiş bir komutan” diye söz ediyor. Yakında Çanakkale şehitlerinin mezarlarını buldozerlerle dümdüz edip, yerine çok katlı binalar inşa ederlerse sakın şaşırmayın…
Tüm dünyanın hayran olduğu, başbakanların, elçilerin önünde eğildiği Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kemikleri şimdi nasıl sızlamasın?
Vakit daralıyor. Zaman kalmadı. Bir avuç işbirlikçi, hain yönetici dışında, vatanını seven CHP’li, MHP’li, AKP’li tüm vatandaşlarımıza sesleniyorum…
Yani Türk ulusuna sesleniyorum.
Yani bu ülkenin gerçek sahiplerine, tabana sesleniyorum:
Vatanımıza sahip çıkalım. Vatan parçalanıyor. Vatan lime lime ediliyor. Vatan elden gidiyor. Eşkıyalar topraklarımız üzerinde horon teperek birbirini ağırlıyor, birbiriyle kucaklaşıyorlar…
“İzdivaç programlarından, yarışmalardan, narkoz etkisi yapan, uyuşturucu pembe Türk dizilerinden başımızı kaldırıp, şöyle bir çevremize bakalım. İşbirlikçi, yalaka gazeteleri, televizyonları protesto edelim. Almayalım. Satmayalım. Seyretmeyelim. Biraz da yurtseverlere kulak verelim. Direnenleri görelim. Direnişleri, direnişçileri destekleyelim.
Düşman kara sularımıza, dağlarımıza girdi.
Özgürce, serbestçe dolaşıyor.
Karışan yok, müdahale eden yok.
Düşmanla mücadele edileceği yerde müzakere yapılıyor.
Vakit daralıyor sevgili ulusum.
Vakit daralıyor sevgili halkım.
Zaman kalmadı..!!!!!
Kurtuluş Savaşında Ziya Gökalp, Yusuf Akçura, Mehmet Akif gibi ayrı görüşten
kişiler, nasıl Mustafa Kemal Atatürk’ün çevresinde birleşip bütünleştilerse, bizler
de yeni bir MÜDAFA-İ HUKUK oluşumunda bir araya gelelim…
Kara kapkara bulutlar ancak böyle dağılır.
Çocuklarımızın geleceğini karartıyorlar.
Çocuklarımızın geleceğini satıyorlar.
Türkiye’den başka gidecek yerimiz yok.
Yorumlar